17 Mart 2013 Pazar

Ladinin damadı Abu Ghaiht: ‘Bizi İran sakladı’

Ladin ‘in damadı Ankara’daki ifadesinde 10-15 El Kaide üyesiyle İran’da bir kampta 11 yıl kaldıklarını söyledi. ‘Faaliyetleri buradan yürüttük’ dedi

ABD’deki 11 Eylül saldırılarının ardından arananlar listesinde yer alan Süleyman Abu Ghaiht, 11 yıl kampta yaşadıklarını söyledi. İran Gizli Servisi’nin kontrolünde olduklarını belirtti.

Kuveyt’e Sınır Dışı 

İran Gizli Servisi tarafından Türkiye’ye sokulan ve CIA’nın verdiği bilgiyle Ankara’da bir otelde yakalanan Ghaiht, memleketi Kuveyt’e sınır dışı edildi. ABD damadın iadesini istiyordu.

Kuveyt’e damat operasyonu 

ClA’in verdiği bilgi üzerine Ankara’da yakalanan Süleyman Abu Ghaiht için 1 Mart’ta ‘gizli’ bir operasyon düzenlendi. ABD’nin 11 Eylül saldırıları nedeniyle aradığı Ghaiht, Kuveyt’in ikna edilmesi üzerine sınır dışı edildi

ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA’nın verdiği bilgi üzerine Ankara’da 5 yıldızlı bir otelde yakalanan El-Kaide lideri Usame Bin Ladin’in damadı Süleyman Abu Ghaiht ‘sessiz’ bir operasyonla Kuveyt’e sınır dışı edildi.

ABD’nin 11 Eylül saldırılan nedeniyle “Kırmızı Bülten’le aradığı Süleyman Abu Ghaiht’in l Mart’ta Ürdün üzerinden memleketi Kuveyt’e sınır dışı edildiği ortaya çıktı. ABD Interpolü, Ghaiht’in iadesini istemişti.

13 Ocak’ta MİT ve polisin Ankara’da ortaklaşa düzenlediği operasyonda yakalanan El Kaide’nin sözcüsü Ghaiht, l Marta kadar Terörle Mücadele Şubesinde gözaltında tutuldu. Sahte S. Arabistan pasaportu ile yakalanan Ghaiht, “Beni ABD’ye iade etmeyin. Aksi halde El-Kaide’nin hedefi olursunuz” demişti.

Eşi ve oğlu da yanındaymış 

Sınır dışı edilen Ghaiht’in gözaltına alınmasıyla ilgili operasyonda yeni ayrıntılar gündeme geldi. İran Gizli Servisi ajanı tarafından Hakkâri üzerinden yasa dışı yollarla Türkiye’ye sokulan Ghaiht’in Ankara’ya geldiğinde yanında kansı Fatime ile oğlu Abdullah’ın da olduğu belirtildi.

Avrupa’ya gidecekti 

Mit ve polis istihbaratı, Çankaya’da 5 yıldızlı bir otele yerleşen Süleyman Abu Ghaiht, kansı ve oğlunu takibe aldı. Kansı ve oğluyla ilgili uluslararası bir arama kararı ve karıştıkları suç olmadığı için onlara dokunulmadı. Ghaiht’in yakalanmasından bir gün önce kansı Fatime ile oğlu Abdullah Esenboğa Havalimanından S. Arabistan’a uçtu. Polis, S. Arabistan pasaportu taşıyan karısı ve oğlunun Türkiye’den ayrılmasına engel olmadı. İran Gizli Servisi SAVAMA ajanı tarafından Türkiye’ye sokulan Süleyman Abu Ghaiht’in sahte S. Arabistan pasaportu ile Ankara’daki bir AB üyesi Büyükelçiliğinden “vize” alıp ailesiyle birlikte Avrupa’ya kaçmayı planladığı ortaya çıktı. Ankara’ya gelişinden bir gün sonra yakalanan Ghaiht bu yüzden vize planını hayata geçiremedi.

’11 Eylül’ü CIA’e sorun ‘

Ankara Emniyetinde sahte pasaport kullanmaktan hakkında adli işlem yapılan Ghaiht, sınır dışı edilmek üzere serbest bırakıldı. Ghaiht sorgusunda ABD’de 11 Eylül 2001′de yolcu uçaklarıyla gerçekleştirilen intihar eylemleri hakkında çok “çarpıcı” bilgiler verdi. Ghaiht’in “İntihar eylemlerini CIA’e sorun” diye değişik imalarda bulundu. Terörist faaliyetleri nedeniyle Kuveyt’in vatandaşlıktan çıkarttığı Ghaiht, İran’da tutuldukları askeri kamp konusunda şunları söyledi: “İntihar eylemlerinden sonra İran Gizli Servisi beni ve ailemi İran’a götürdü. 11 yıl İran’da askeri bir kampta kaldık. Esim ve oğlum dışında bu kampta El-Kaide mensubu 10-15 aile daha bulunuyordu. İran Gizli Servisinin kontrolünde bu kampta yaşadık ve faaliyetlerimizi sürdürdük.

“Kuveyt ikna edildi”

Türkiye, Süleyman Abu Ghaiht’i önce vatanı Kuveyt’e sınır dışı etmek istedi. Kuveyt yönetimi vatandaşlıktan çıkarttığı Ghaiht’i almak istemedi. Devreye Dışişleri Bakanlığı girdi. Kuveyt Kralı, Ghaiht’in sınır dışı edilmesi konusunda ikna edilince “gizli” operasyon için düğmeye basıldı. Polis, Ghaiht’i l Mart günü THYye ait bir uçakla İstanbul Atatürk Havalimanından Kuveyt’e gönderdi.

İran’ın Kudüs Gücü’yle, Hizbullah saldırı hazırlığında

İsrail, İran’ın Kudüs Gücü’yle Hizbullah’ın Yahudileri ve İsraillileri hedef alan saldırıların hazırlığı içinde olduğunu duyurarak 15 Nisan’da başlayacak ve 8 gün sürecek Hamursuz Bayramı Öncesi Türkiye’ye gitmemeleri konusunda vatandaşlarını uyardı.

Terörle Mücadele Dairesi, İran’ın Kudüs Gücü’yle Hizbullah’ın Yahudileri ve İsraillileri hedef alan saldırıların hazırlığı içinde olduğunu duyurarak, Türkiye’de dahil 27 ülke için seyahat uyarısı yapıldı. Uyarı kapsamında adı geçen ülkeler farklı tehlike kategorilerine göre sınıflandırıldı. Sina Yarımadası “çok yüksek, somut tehdit” seviyesinde ve İsraillilerden buraya kesinlikle gitmemeleri isteniyor.

Türkiye, Kenya, Nijerya ve Azerbaycan ise üçüncü kategori olan “süregelen potansiyel tehdit” kategorisinde yer alıyor.

Kaynak: Habertürk Gazetesi – 08.01.2013

İran, Chavez için ulusal yas ilan etti

İran devlet televizyonu, Venezuela Devlet Başkanı W Hugo Chavez’in hayatını kaybetmesinin ardından ülkede yarın ulusal yas günü ilan edildiğini duyurdu.

Öte yandan Iran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Chavez’in cenaze törenine katılabileceğini ifade etti.

Ahmedinejad, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’in ölümünden büyük üzüntü duyduklarını belirterek, tüm dünyaya başsağlığı dileklerinde bulunmuş ve “Venezuela halkı cesur ve yiğit bir evladını, dünya bilge ve devrimci bir lideri kaybetti” ifadesini kullanmıştı.

İran ve Latin Amerika’da en yakın müttefiki Venezuela, ABD karşıtlığı konusundaki tavırlarını net bir şekilde ortaya koyarak, ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirmişlerdi. Chavez, hükümete geldiğinden beri İran’a 13 ziyarette bulunurken, Ahmedinejad da 2005′den bu yana 6 kez Venezuela’ya gitmişti.

Öte yandan Pekin, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’in ölümünden duyduğu derin üzüntü dile getirirken; Devlet Başkam Vekili Maduro, Venezuela hükümeti ve halkı ile Chavez’in yakınlarına başsağlığı dileğinde bulundu.

Kaynak: Ortadoğu Gazetesi – 08.03.2013

Irak’ta Şii Bedir Tugayları işkenceye dahil olmuş

Bir dönem Irak’taki ABD güçlerinin komutanlığını yapan eski CIA Başkanı Petraeus’un işkence merkezlerinin kurulmasında parmağı olduğu ortaya çıktı

Irak işgali sırasında ülkede işkence merkezlerinin kurulması ve yönetilmesinde ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un ve eski CIA Başkanı David Petraeus’un parmağı olduğu iddia edildi. Britanya’da yayınlanan Guardian gazetesi, özel haberinde, ABD’nin Irak işgali sonrası yıllardır söylenti düzeyinde olan iddiaları, olaylara tanıklık eden kaynaklara dayandırdı.

Paramiliter gruplar kurdu 

Habere göre Pentagon, Latin Amerika’da paramiliter gruplara danışmanlık yapan ABD özel kuvvetlerinde görevli Albay James Steele’i, gizli gözaltı ve işkence merkezleri oluşturan komando birliklerini denetlemek ve isyancılardan bilgi toplamak için Irak’a gönderdi. Bu gözaltı birimleri ABD’nin Irak işgali sırasında ağır işkence vakalarıyla anılıyordu.

Dönemin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld tarafından görevlendirilen 58 yaşındaki Steele, Sünni direnişçilere karşı mücadele etmek için paramiliter grupları organize etmekten sorumluydu. Pentagon’un Şiilerin güvenlik güçlerine dahil olmasının önünü açmasıyla, Steele “Özel Polis Komandosu” olarak bilinen timin kurulmasına öncülük etmişti. İşkence merkezlerinin de bu birimler tarafından idare edildiği öne sürülmüş, Şii Bedir Tugayları’nın da işkence olaylarına dahil olduğu iddia edilmişti. Gazete, gözaltı merkezlerine gönderilen bir diğer ismin de emekli Albay James H. Coffman olduğunu yazdı.

Petraeus’a doğrudan sorumlu olan Coffman da Haziran 2004′te yeni güvenlik güçlerini eğitmek için Irak’a gönderilmiş, 20o6′da ABD’ye döndüğünde de raporlarını ABD danışmanlarının finanse Rumsfeld’e sunmuştu. İddiaları ettiği Orta Amerika’da kapsayan dönemde Petraeus, Irak’taki ABD güçlerinin komutanıydı.

Orta Amerika gibi 

Haberde, Steele veya Coffman’ın tutuklulara doğrudan işkence uyguladıklarına dair bir kanıt olmadığı, yalnızca ara sıra işkence yapılan merkezlerde bulundukları ve gözaltına alman binlerce kişiyle ilgili işlemlere dahil oldukları belirtiliyor. Guardian Irak’ta yaşananları, 1980′lerde faaliyet gösteren paramiliter grupların insan hakları ihlalleri ile paralellik olduğuna dikkat çekti.

Kaynak: Taraf Gazetesi – 08.03.2013

İran’da cumhurbaşkanlığı seçim vaadi: Büyük İran

İran’da haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan İran Hizbullah Partisi’nin lideri Ayetullah Seyyid Muhammed Bager Harrazi, seçim sloganını açıkladı.

Harrazi seçildiği takdirde İran ile Azerbaycan, Ermenistan ve Tacikistan’ı birleştireceğini ve ülkesine uygulanan bütün yaptırımları kaldıracağını açıkladı. Seçimin favorisi ise Meclis Başkanı Ali Laricani olarak görülüyor.

Kaynak: Sabah – 06.03.2013

Ah İran, vah İran!

(ABDURRAHMAN DİLİPAK/Yeni Akit Gazetesi)        Esad’ın açıklamalarına, “Aklınca, şöyle bir oyun kurguluyor. Bir yandan batılılara; “Ben gidersem radikal İslam geliyor”  diyor, dönüyor, Ahmedi Nejadçılara; “Ben gidersem Amerika gelir” diyor.. Yani ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyor..”  ifadeleri ile cevaplandırıyor Dilipak yazısında.

İşte yazısının tamamı:

“Suriye’de savaşın durdurulması için, Suudi Arabistan ve Katar’ı silahlı muhalefeti desteklemekten vazgeçirmek gerektiğini söyleyen Esad, Suriye’yi Ortadoğu bölgesinde laik ideolojisinin son kalesi olarak adlandırdı ve muhalefetin kazanması durumunda İslami radikalizmin güçleneceği ve tüm bölgeyi tehdit edeceği konusunda uyardı.”

Bunu diyen Esad’ın hamisi kim? İran!

Peki bu durumda İran ne yapmış oluyor? “Laikliğin yılmaz savunucusu ve koruyucusu radikal İslam diye tüm Sünni dünyasını karşısına alan zulüm kalesinin muhafızının muhafızlığı” nasıl bir şey oluyor..
Suriye rejiminin Rusya ile içli dışlı olduğunu biliyoruz.. Humeyni’ye göre Rusya “küçük Şeytan”dı.. İran ve Suriye “küçük Şeytan”la işbirliği yapınca bir şey olmuyor mu yoksa?..

Türkiye’nin ABD ile ilişkisi, bir uşaklıksa, Esad rejiminin ya da İran’ın Rusya ile ilişkisi ne oluyor?

İhvan, yarın eğer Tartus’un Ruslar için ikmal üssü olarak kullanılmasına izin verecek olsa, sanırım bugün seslerini çıkarmayanlar yarın İhvan’ı eleştirmek için ülkeyi sattı, emperyalizme uşaklık ediyor diye yaygarayı basarlardı.. Ama Esad yapınca!

Evin hanımı kırınca, “hayırdır inşallah” diyenler, hizmetçi kırınca, “kör müsün” diye çıkışırlarmış.. Bu hesap da o hesap işte..

Birileri İhvan’ı terörist görüyor, Esad’ı barış elçisi!

Esad’ın sözlerinin hiçbir akli temeli yok.. Esad giderse iç savaş olurmuş!

Eee, zaten Esad varken iç savaş var! Daha kötüsü olamaz ki!

Esad’ın söylediği ve İran’ın destek verdiği tek şey var: Benim diktatörlüğümü kabul etmek zorundasınız..

Aklınca, şöyle bir oyun kurguluyor. Bir yandan batılılara; “Ben gidersem radikal İslam geliyor”  diyor, dönüyor, Ahmedi Nejadçılara; “Ben gidersem Amerika gelir” diyor.. Yani ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyor..

Erdoğan’ı PKK ile diyalog kurmakla eleştirenler, dün Ahmedi Nejat PEJAK’la anlaşırken seslerini çıkarmadılar. Bugün de Esad’ın Suriye’deki PKK yandaşlarına silah ve destek vermesine ses çıkarmıyorlar..

İran yönetimi burnunun dibindeki Afganistan’daki Amerikan işgali konusunda nedense hep sessiz kaldı.. Suriye’ye gösterdiği ilgiyi Afganistan’dan esirgedi hep.. İsrail’e meydan okumalarını hep sürdürse de, durum ortada.. Ama Esad konusunda İhvan’la hesaplaşma konusunda çok heyecanlı!

Oysa İhvan, İsrail’e karşı bugün bölgedeki en büyük güç.. Mısır, Gazze, Filistin, Ürdün ve Suriye’de İsrail’e karşı yükselen ses İhvan’ın sesi. Türkiye’nin sesi…

İran yönetimi ve onu destekleyenler, nedense Arap intifadasından ve Türkiye’nin yükselişinden çok fazla rahatsız..

Kaddafi ya da bin Ali, Hüsnü Mübarek sanki çok iyiydi?! Ya da bunların Esad’dan ne farkı var?..

Eğer Esad görevinde kalması gerekiyorsa, o zaman b. Ali’nin de, Kaddafi’nin de, Mübarek’in de görevinde kalması gerekir! Bu kişiler zaten Müslümanlara zulmeden, batının doğrudan ya da dolaylı bir şekilde uşaklığını yapan diktatörler değil mi idi? Bu zulüm iktidarlarını yıkan halkın özgürlük taleplerine, direnişine karşı nasıl bu kadar yabancı kalabilirsiniz.

Elbette muhalefet içinde her türlü insan var. Elbette batılılar bu süreçte kendi yandaşlarını iktidara getirmek için çalışacaklar. Böyle bir durumda bizim kardeşlerimize destek vermemiz gerekirken, kendi kardeşlerimizin elini – ayağını bağlama, onlara karşı bir kampanya yürütmenin nasıl bir mantığı olabilir?

Ahmedi Nejad ne yapmak istiyorsa, hem kendi iktidarına, hem ülkesine, hem de Suriye’ye zarar veriyor..

İran derin devleti ya da ulusal çıkarlarının savunuculuğunu yapmak istiyorsa da bu yol değil. Çünki bu İran’a da zarar veriyor. Müslümanlara da!

Ahmedi Nejad İran devriminin Sünni dünyasındaki itibarını yerle bir etti. Humeyni’nin kazanımlarını tüketti. Yetmedi, İran halkının temsilcisi olan parlamentoda da desteğini kaybetti, Şia’nın üst otoritesi olan Hamaney’le de ters düştü ve onun yetkilerini sınırlandırmak, Kum’u devre dışı bırakmak istiyor. Peki bütün bunlar ne için ve kimin adına.. “Kayıp Mehdi’nin gizli mesajları” bütün bu olanları açıklamaya yeter mi?

Ahmedi Nejad yeniden aday olamayacak, ama partisinin kazanması da mümkün değil. Bütün bunları yapabilen bir adam, kaybedeceğini gördüğü bir seçimi erteletmek için dilerim çılgınca bir şeyler yapmaz.. Hani bu bizdeki Ergenekoncu / ulusalcı mantıkla her şey mümkün.

 Ahmedi Nejat bana bugün Ahmet Necdet’i (Sezer) hatırlatıyor. Nejat sonrası İran ve Suriye bölge için inşallah hayırlı olur.. Selâm ve dua ile..

 06.03.2013

Esad rejiminin sembolü niteliğindeki heykeli devirdiler

Suriyeli muhalifler 2 yıldır devam eden ve yaklaşık 70 bin kişinin hayatını kaybettiği iç savaşta önemli bir zafer elde etti. Muhalifler ülkenin kuzeyindeki Rakka kentini ele geçirdi ve Rakka Valisi Hassan Celili esir alındı.

Esad rejimine bağlı askerler, Özgür Suriye Ordusu’na bağlı askerler tarafından Rakka’dan çıkarıldı. Rejim taraftarı güvenlik güçlerinin Rakka’yı büyük ölçüde terk etmesinin ardından sokaklara dökülen kent sakinlerinin öfkesi Esad rejiminin sembolü niteliğindeki heykellere yöneldi.

Kent meydanındaki eski Suriye Lideri Hafız Esad’ın heykeli, boynuna halat bağlanarak aşağı çekilerek yıkıldı. Esad’ın heykelleri yere düştükten sonra öfkesi kalabalık tarafından paramparça edildi. Suriye Lideri Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın heykelinin yıkılma anı, Irak’ın başkenti Bağdat’ta 9 Nisan 2003′te yaşananları hatırlattı. Söz konusu tarihte devrik lider Saddam Hüseyin’in heykeli boynundan zincirle aşağı çekilerek yıkılmıştı.

Esed rejim jetleri bombalıyor 

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye’de iktidarda olan Baas Partisi’nin Rakka’daki başkanının esir alındığını duyurdu. Öte yandan kentin düşmesinin ardından Rakka’daki Esad güçleri bazı bölgelerde direnmeye devam etti. İstihbarat binası çevresinde şiddetli çatışmalar yaşanırken, bazı bölgelerin rejimin elinde olduğu açıklandı. Suriye jetleri de kenti bombalamaya devam etti.

Kaynak: Habertürk Gazetesi – 06.03.2013

İranlı şahsın aracında 2 milyon TL değerinde eroin çıktı

Türkiye-İran sınırındaki Gürbulak Gümrük Sahası’nda, İran vatandaşı bir şahsın kullandığı tespit edilen otomobilde yapılan aramada, LPG tankı içerisinde 2 milyon 175 bin TL değerinde eroin ele geçirildi.

İran vatandaşı bir şahsın kullandığı tespit edilen bir otomobil, Gürbulak Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü personelince risk kriterleri kapsamında değerlendirilerek Araç ve Konteyner Tarama Cihazı’na sevk edildi. Yapılan x-ray taramasından geçtikten sonra Narkotik Dedektör Köpeği ROY’un da tepki vermesi üzerine aracın LPG tankı içerisinde toplam 70 pakette ağırlığı 30 kilo 202 gram gelen eroin uyuşturucu maddesi bulundu, Olayla ilgili olarak ele geçirilen uyuşturucu maddeye ve otomobile el konuldu. Araç sürücüsü gözaltına alınarak hazırlanan tahkikat evrakı ile birlikte mevcutlu olarak Doğubayazıt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirildi.

Kaynak: Ortadoğu Gazetesi – 06.03.2013

Ölüler ve tutsaklar

ERDAL ŞAFAK/Sabah Gazetesi)          Beşar Esad’ın; “100′ü aşkın ülkede büyükelçimiz var. Sadece 2′si karşı tarafa geçti. Rejime halk desteğinin bundan somut göstergesi olabilir mi” sözlerine yazar Şafak’ın ise; “Suriye Hükümeti’nde “Ulusal Barış”tan Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer alan Doktor Ali Haydar’ın, Esad rejiminde görev yapmayı istemediği halde Humus Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan oğlu İsmail Ali Haydar’ın arabasında tetikçiler tarafından öldürülmesinin ardından Esad’ın “ikna gücü”nü kullanıp “hükümete girmeyi kabul etti” haberi ile rejim baskısının tehlikeli boyutlarına dikkat çekti.

Yazının tamamı;

Beşar Esad, “100′ü aşkın ülkede büyükelçimiz var. Sadece 2′si karşı tarafa geçti. Rejime halk desteğinin bundan somut göstergesi olabilir mi” diyor.

Nasıl saf değiştirsin ki büyükelçiler? Hepsinin Suriye’de anaları-babaları, evlatları, kardeşleri, akrabaları var. Birazcık kıpırdayanın bedelini yakınları ödüyor. Hem de canlarıyla.

İşte Suriye haberlerinin satır aralarına sıkışmış birkaç trajedi. . .

Doktor Ali Haydar, Suriye Hükümeti’nde “Ulusal Barış”tan Sorumlu Devlet Bakanı olarak yer alıyor. İsmailiye tarikatından olan jinekolog Ali Haydar, doğrusu Esad rejiminde görev yapmayı pek istemiyordu. Ama onu iç ve dış kamuoyuna “Toplumsal kucaklaşma”nın simgesi olarak sunmak isteyen Esad “ikna gücü”nü kullanıp hükümete girmeyi kabul ettirdi.

“ikna gücü”nü biraz açayım. . .

Doktor Ali Haydar’ın İsmail Ali Haydar adlı bir oğlu var(dı). Humus Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyor(du). Üçüncü sınıfta(ydı).

1991 doğumlu İsmail Ali Haydar, babasının rejimi savunan görüşlerini paylaşmıyordu). Esad karşıtı protesto gösterilerine ön saflarda katılıyor(du). Humus’un El Halidiye Mahallesi’ndeki direniş gruplarında memleketi Masiaf in temsilcisi olarak yer alıyor(du). Yiyecek ve ilaç topluyor, yoksul semtlere götürüp dağıtıyor(du). Yardımcısı da kendi gibi İsmailiye tarikatından(dı): Fadi Ataun.

İsmail Ali Haydar, protesto gösterilerinin birinde az daha tutuklanacak (ti). Hem de Şam’da, parlamento binasının önünde.

Geçen yıl Esad’ın düzenlediği göstermelik genel seçimlerin arifesinde, 2 Mayıs 2012′de, Masiaf tan Humus’a giderken yolda öldürüldü. Arabasının içinde. Katil veya katiller ne bilindi, ne bulundu.

Ondan bir gün önce de arkadaşı ve yardımcısı Fadi Ataun bir keskin nişancının kurşunlarının kurbanı oldu.

Doktor Ali Haydar mesajı almıştı. Acısını yüreğine gömdü, Beşar Esad’ın maşası olmayı kabul etti.
Şimdi gönüllü veya gönülsüz işini yapmaya çalışıyor, başta İstanbul olmak üzere muhaliflerin toplandıkları kentlere temsilci gönderip diyalog ve uzlaşma önerilerinde bulunuyor.

Ve muhatapları da Doktor Ali Haydar’ın ne denli acımasız bir sistemin tutsağı olduğunu çok ama çok iyi biliyor.

05.03.2013

Davutoğlu: ‘hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok’

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Osmanlı’yla, Selçuklu’yla, Artuklu’yla, Eyyubi’yle anılmak şereftir, ama bizim hiçbir zaman, tarihten hareketle hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı, olmayacak.” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da katılımıyla, AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından düzenlenen “Bursa Teşkilat İçi Eğitim Programı”nda yaptığı konuşmada, Kuzey Afrika’da 2011 yılından bu yana büyük bir değişim yaşandığını hatırlattı.

“Geçen yüzyıl bizim için parantezdi” 

Davutoğlu, Osmanlı döneminde çıkılan ülkelere yüzyıl sonra döndüklerini ifade ederek şunları kaydetti: “Geçen yüzyıl bizim için bir parantezdi. Bu parantezi kapatacağız. Hiç kimseyle savaşmadan, hiç kimseyi düşman ilan etmeden, hiçbir sınıra saygısızlık yapmadan, tekrar Saraybosna’yı Şam’a Bingazi’yi Erzurum’a, Batum’a bağlayacağız. Bizim gücümüzün kaynağı bu. Size şimdi apayrı ülkeler gibi gelebilir ama, bundan 110 yıl önce Yemen ile Üsküp aynı ülkenin parçalarıydılar. Ya da Erzurum ile Bingazi. Bunu dediğimizde, bize ‘yeni Osmanlıcı’ diyorlar. Bütün Avrupa’yı birleştirenler, yeni Romacı olmuyor, Orta Doğu coğrafyasını birleştirenler yeni Osmanlıcı oluyor. Osmanlı’yla, Selçuklu’yla, Artuklu’yla, Eyyubi’yle anılmak şereftir, ama bizim hiçbir zaman, tarihten hareketle hiçbir ülkenin toprağında gözümüz olmadı, olmayacak.” dedi.

Kaynak: Önce Vatan Gazetesi – 05.03.2013

Esad: ‘Suriye’yi hiçbir zaman terketmeyeceğim’

İngiliz The Sunday Times gazetesine röportaj veren Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, İngiliz hükümetini zorbalıkla suçladı. İngiltere hükümeti için, “Kundakçıdan itfaiyeci olmaz” ifadesini kullanan Esad Suriye’yi terketmeyeceğini söyledi.

Muhaliflere karşı 23 aydır silahlı mücadele içinde olan Suriye lideri Beşşar Esad, İngiltere’ye ateş püskürdü, Esad, The Sunday Telegraph gazetesine verdiği röportajda, “Açık sözlü olmak gerekirse, İngiltere onlarca yıldır bölgemizde yıkıcı bir rol oynadı. Kimilerine göre bu yüzyıllardır sürüyor. Şimdiki hükümetin problemi, sığ ve toy yaklaşımında. Onların bu retoriği zorba ve hegamonyacı geleneği ortaya koyuyor” dedi.

Esad, İngiltere hükümeti için, “Kundakçıdan itfaiyeci olmaz” ifadesini kullandı.

“kundakçıdan itfaiyeci olmaz” 

Beşşar Esad, röportajda muhaliflere karşı verilen mücadeleyi bırakmayacağını ve koltuğunu terk etmesi için yapılan baskılara da boyun eğmeyeceğini ifade etti. Esad, “İngiltere, Suriye’deki durumu daha da militarize etmeye çalışırken onlardan nasıl bir rol oynamasını bekleyebiliriz? Teröristlere silah göndermek isteyenlerden nasıl şiddeti azaltmalarını bekleriz? Bir rol oynamak istiyorlarsa daha sorumlu davranmalılar. Kundakçıdan itfaiyeci olmaz” dedi.

Esad röportajda ‘Suriye’yi hiçbir zaman terketmeyeceğini’de dile getirdi.

Dalga mı geçiyorlar? 

Suriye ordusunun ülkenin güneyinde birçok köy ve anayolu muhaliflerden geri aldığı günlerde İran’a ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı Velid Muallim ise ABD, Katar ve Türkiye’yi suçladı. Ordu, Hama kentinin yanı sıra Halep uluslararası havaalanının civarında tekrar kontrolü sağladıklarını açıklarken, ‘bölgenin terörist ve paralı askerlerden temizlendiği ifadesini kullandı.

İran’da bulunan Velid Muallim ise Washinton’ın, ‘Suriye halkını öldürmeye devam eden muhaliflere 60 milyon dolarlık silah yardımı yapacak olmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Muallim, “Eğer gerçekten politik çözüm istiyorlarda ölümlere neden olan muhalifleri silahlandırmaları ve finanse etmeleri ne demek oluyor? Bizimle dalga mı geçiyorlar” dedi.

’2014′e kadar koltuğunda’ 

Türkiye ve Katar’ın da aralarında bulunduğu muhaliflere destek veren ülkeleri de suçlayan Muallim, bu ülkelerin ‘silahlı terörist gruplara destek verdiğini belirtti, Muallim, Esad’ın 2014′teki seçimlere kadar koltuğunda kalacağını ve İran’ın da aynı görüşü savunduğunu ifade etti. Suriye’de 23 aydır süren iç çatışmalarda Birleşmiş Milletler’in (BM) tahminine göre 70 bin insan hayatını kaybetti.

Kaynak: Ortadoğu Gazetesi – 03.03.2013

Ahmedinejad, Suriye rejim muhaliflerine ‘teröristler’ dedi

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, “Suriye halkını öldürüp aynı anda demokrasi iddiasında bulunan teröristlerin silahsızlandırılması”  gerektiğini söyledi

İran’ın başkenti Tahran’da temaslarda bulunan Muallim, önceki gece İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’la görüştü. Görüşmede Ahmedinejad, Suriye’ye yapılan müdahalelerin ve şiddetin durdurulması gerektiğini dile getirerek, “Silaha davranarak insan öldüren ve aynı zamanda demokrasi sloganı atanlar, silahsızlandırılmalıdır” diye konuştu.

Ülkesindeki son gelişmelerle ilgili Ahmedinejad’a bilgi veren Muallim, Suriye’nin ABD önderliğinde küresel çapta bir komplonun hedefi olduğunu ve İsrail’in bu durumu kendi lehine kullandığını söyledi. Suriyeli Bakan, İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Said Celili ile de bir araya geldi. Celili, isim vermeden, bölge ülkelerinin Suriye’deki “teröristleri” desteklemesini eleştirdi.

Buluşmada Muallim, zor günlerde Suriye’nin yanında olan İran halkı ve devletini desteğini asla unutmayacaklarını ifade etti.

Kaynak: Sol Gazetesi  – 04.03.2013

‘Nükleer denemeyi İran yaptı’

Amerikan Dış Politika Konseyi adlı düşünce kuruluşu, Kuzey Kore’nin geçen ay yaptığı nükleer denemede kullanılan savaş başlığının İran’a ait bir silah olabileceğini belirtti.

Kaynak: Habertürk Gazetesi – 03.03.2013

Maliki’den Esad rejimine cephe desteği

Irak ordusunun, sınır kapısını Esad’a bağlı askerlerden alan Özgür Suriye Ordusu’na saldırdığı belirtildi. İddiaya göre helikopterle üzerlerine ateş açılan Suriyeli muhalifler geri çekilmek zorunda kaldı

Geçtiğimiz günler de Irak Başbakanı Nuri el Maliki; ‘Esad giderse ortalık karışır’ demişti. Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı devirme mücadelesinin ülkesinde ve Lübnan’da mezhepsel çatışmalar yaratacağını, bunun Ortadoğu’da istikrarı bozacağını savunan Maliki AP’ye yaptığı konuşmasında, “İsyancıların zaferin Ortadoğu’da ciddi etkileri olacağını, El-Kaide için yeni bir cennet yaratılacağını, ülkesinde ve Lübnan’da mezhep savaşının tetikleneceğini” iddia etmişti.  Maliki’nin bu açıklamasından sonra ise Irak ordusu tarafından ÖSO’ya saldırı gerçekleştirildi.

Irak Askerleri ÖSO’ya saldırdı 

Beşar Esad rejimini desteklemekle suçlanan Irak Başbakanı Nuri el Maliki yönetimi dün de Suriyeli muhaliflere yönelik askeri saldırıda bulunmakla suçlandı. Irak ordusunun, Suriye’yle arasındaki Yarubiye sınır kapısının Özgür Suriye Ordusu’na bağlı askerlerin eline geçmesinin ardından saldırıya geçtiği belirtildi. Muhalif yapılanmalardan sorumlu Suriye Genel Devrim Konseyi (SRGC), Yarubiye sınır kapısının Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı birliklerin eline geçmesinden sonra Irak topraklarında sınır kapısına ağır silahlarla ateş açıldığı ifade edildi.

Suriye’deki Beşar Esad rejimine yardım eden Irak ordusuna bağlı bir helikopterin de sınırı bombaladığı ileri sürüldü. Rejime bağlı savaş uçaklarının sınır kapısı ile serbest bölgeyi yoğun bir şekilde bombaladığına işaret eden SRGC, uçakların Haseke’nin Hula bölgesindeki Hatuniye petrol sahasını da bombaladığını duyurdu.

AB’den Suriye muhalefetine yardımı sinyali 

Roma’da gerçekleştirilen Suriye Halkının Dostları Grubu toplantısında Avrupa Birliği, Suriye’ye uygulanan silah ambargosunu hafifletme kararı aldı. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philippe Lalliot, AB’nin Suriyeli muhalif gruplara ölümcül olmayan askeri donanım göndereceğini açıkladı. Yardımın sadece sivil halkın korunması için kullanılabileceği vurgulandı.

Irak göstericileri: ‘Farsların getirmiş olduğu hükümete yazıklar olsun’

Irak’ın birçok kentinde Cuma namazının ardından “Irak, tere i h im izdi r” adı altında gösteriler düzenlendi ve Maliki hükümeti protesto edildi. Kerkük kentinde de “Geleceğiz ey Bağdat” adı altında düzenlenen gösteride binlerce kişi, hükümeti ve uygulamalarını protesto etti

Irak’ın birçok kentinde Cuma namazının ardından “Irak, tercihimizdir” adı altında gösteriler düzenlendi. Bağdat, Ramadi, Felluce, Samarra, Musul, Kerkük, Bakuba ve Tikrit gibi birçok kentte halk, “Irak, tercihimizdir” adı altında düzenlenen gösterilere katılmak için Cuma namazının kılınacağı meydanlara akın etti. 

Bağdat’ta dün arttırılan kontrol noktalan dikkati çekti. Maliki hükümetini protesto etmek için Cuma namazının kılınacağı yerlerde toplanmaya çalışan göstericilere güvenlik güçleri zorluk çıkarmaya çalıştı. Güvenlik güçlerinin başkent Bağdat’taki Sünni çoğunluğa sahip Azamiye, Âmiriye, Gazaliye, Dora ve Seydiye semtlerini kuşatarak, camilerin etrafında yoğun güvenlik önlemleri aldığı görüldü. Bağdat’ta Sünnilerin çoğunlukta olduğu semtlere girişler zorla ştırıldı. Bu arada, güvenlik güçleri Azamiye nüfusuna kayıtlı olmayanları, Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin türbesinin bulunduğu Bağdat’ın kuzeyindeki Azamiye semtine sokmadı. Bağdat’ın kuzeyindeki Tarmiye ve Taci bölgesinde de güvenlik güçlerinin camilerin çevresine konuşlandığı ve bazı camilerde Cuma namazının topluca kılınmasında zorluk çıkardığı öğrenildi.

Kerkük’te 

Öte yandan Irak’ın Kerkük kentinde de “Geleceğiz ey Bağdat” adı altında düzenlenen gösteride binlerce kişi, hükümeti ve uygulamalarını protesto etti, Kerkük’e bağlı Havice kasabasında toplanan binlerce kişi, El İzze (Şeref) Meydanı’nda Cuma namazı kıldı, Namazının ardından kalabalık. Maliki hükümeti karşıtı gösteri düzenlendi, Göstericiler adına konuşan Hamid Cuburi, Bağdat’ın Şule semtinde meydana gelen saldırıyı kınayarak, “Kerkük’te, Musul’da, Necefte ve Şule’de hayatını kaybedenler Iraklılardır. İhtilalin ve Farsların (İran) getirmiş olduğu hükümete yazıklar olsun, bu hükümet halkımızı korumuyor” dedi.

“Birleşin ve zulme karşı beraber durun” 

Şeyh İmam Abdulazziz el Meşedani ise, “Burada biraraya gelişimiz ve namazlarımız zulme karşıdır. Bütün dünya sesimizi duydu, fakat sadece zulmü yapan ve yönetimi elinde tutanlar bizi duymazlıktan geliyor. Ben onlara sesleniyorum, adaleti sağlayın. Başbakanın göstericilere yönelmesi ve dinlemesi lazım. Bu zulümlerin bir an önce bitmesini istiyoruz” şeklinde konuştu. El Meşedani, Bağdat halkına da çağrıda bulunarak, “Birleşin ve zulme karşı beraber durun” ifadelerini kullandı.

Maliye bakanı istifa etti 

Cuma gösterisinde, Maliye Bakanı Rafi İsevi’nin istifa etmesi sürprizi yaşandı. ‘Maliye Bakanı Rafi İsavi, Ramadi şehrindeki göstericilere hitaben yaptığı konuşmada, Maliki hükümetinin halkın taleplerini yerine getirme konusunda hiç bir ilerleme kaydetmediğini, Irakiye Bloku üyesi Bakanların bakanlar kurulu toplantılarını boykot etmesinin şu ana kadar bir netice getirmediğini ve görevinden istifa ederek halkın saflarına katılacağını söyledi.

Kaynak: Ortadoğu Gazetesi – 02.03.2013

İran Suriye adayını açıkladı


İran’ın Dışişleri Bakam Ali Ekber Salihi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 2014 ‘teki seçimlerde aday olacağını belirtti. Suriye hükümetinin müttefiki İran’ın Dışişleri Bakam Ali Ekber Salihi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 2014′te düzenlenecek seçimlerde tekrar aday olacağını açıkladı.

Suriyeli mevkidaşı Valid El Muallim ile İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Salihi “Başkan Esad aday olacaktır ve Suriye halkı kimi istiyorsa onu seçecektir” dedi. Salebi ayrıca “2014′teki seçimlere kadar Suriye’nin meşru başkam Esad’dır” açıklamasında bulundu.

Iran Dışişleri Bakanı, Suriye’nin muhalefetle görüşme kararının  ”olumlu bir adım” olduğunu belirtirken Esad’ın “teröristlere” karşı savaşmaktan başka çaresinin olmadığını da ortaya koydu. Toplantı sırasında muhalefete destek veren Türkiye ve Katar’ın üzerindeki baskıların artırılması gerektiği de vurgulandı.

İran’dan müdahale uyarısı 

Diğer yandan İranlı ve Suriyeli mevkidaşlar, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin perşembe günü Roma’da açıkladığı üzere Suriye muhalefetine 60 milyon dolar değerinde tıbbi yardım ve yiyecek ikmali sözü vermesini kınadılar. Suriyeli bakan Muallim “halkı öldürmeye devam eden” muhalefete yardım edilmesi kararım anlamlandıramadığım söyledi. Muallim yabancı güçlerin müdahalesine karşı uyarıda bulunarak Suriye’nin egemenliğinin “kırmızı çizgi’ olduğunu söyledi.

Kaynak: Milliyet Gazetesi- 03.03.2013

İran’ın Fars Haber Ajansından akıl almaz iddia

İran’ın Fars Haber Ajansı ile İngilizce yayın yapan televizyon kanalı Press TV’nin internet sitelerinde yer alan haberlere göre Fransız ve Türk istihbarat servislerinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ve Şam rejiminin diğer önde gelen isimlerine yönelik suikast girişimlerinde bulunduğu yönünde iddialar ortaya atıldı.

İran’ın Fars Haber Ajansı ile İngilizce yayın yapan televizyon kanalı Press TV’nin internet sitelerinde yer alan haberlere göre, Lübnan merkezli bir haber sitesi olan Asianews’de Suriyeli Hedar Avarake’ye ait bir belgesel yayınlandı.

Belgeselde Suriye güvenlik güçlerinin Türkiye ve Fransa’nın Esad ile Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim hakkında suikast planları yaptıkları iddia edildi.

Habere göre, “Daha önce Esad hükümetini devirmeye çalışıp başarısız olan Türk ve Fransız istihbarat kurumları, suikast misyonunu yerine getirmek için bir ortak operasyon hücresi kurdu”. Türkiye ve Fransa’ya Suudi Arabistan, Katar ve ABD’den güvenlik güçlerinin de destek verdiği öne sürüldü.

Türkiye ve Fransa’nın Suriye’de Dışişleri Bakanlığı dahil devlet kurumları bünyesindeki çalışanları tarafına çekmeye çalıştığı, Türklerin Suriye hükümeti bünyesinde çalışan Kürtleri etki altına alabilmek için Kürt partileriyle yakın ilişkisi olan Fransa’yı da operasyona katmak istediği gibi iddialar da haberlerde yer aldı.

Suriye güvenlik güçlerinin istihbarat üstünlüğü sayesinde suikast planlarını boşa çıkardıkları da haberde iddia edildi.

Kaynak: Hürriyet – 03.03.2013

İran, Türk Televizyon kanallarından rahatsız

Kurtlar Vadisi Pusu dizisini İran karşıtı propaganda yaptığı suçlamasıyla RTÜK’e şikayet eden İran, bu kez Kanal B’de yayımlan bir programdan dolayı rahatsız olduğunu dile getirdi.

İran’ın Ankara Büyükelçiliği, Kalan B’de yayımlanan Güncel programında İranlı yetkililer hakkında doğru olmayan ifadelerin kullanıldığı öne sürerek, kanal yönetimine kınama mektubu gönderdi.

Mektupta, “Kanalın Güncel adlı programında, İran’ın iç konuları ve ülke makamları hakkında doğru olmayan ifadelere yer verilmiştir. Bu temelsiz ve yalan ifadeler Türk kamuoyunun izlenimini İran’a karşı saptırmaktadır. Olayı esefle karşılıyoruz” dendi.

İran geçen hafta da Kurtlar Vadisi dizisinde anti-İran propagandası yapıldığını öne sürerek Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) resmi şikayet dilekçesi göndermişti. İran devlet radyo televizyon tarafından RTÜK’e gönderilen mektupta, İranlı diplomatlar hakkında dizide yer alan sahnelerin gerçek dışı ve kötüleyici olduğu kaydedilmişti.

İran’ın Ankara Büyükelçisi Bahman Hüseyinpur da geçen ay Türk basınına verdiği “veda” yemeğinde Zaman gazetesine yüklenerek, “Biz Zaman gazetesinin nereden direktif aldığını biliyoruz. Bu nasıl haberciliktir?” suçlamasında bulunmuştu.

Kaynak: Sol  – 03.03.2013

Esad rejimi, İran’da açıklama yaptı

İran’da bulunan Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, muhaliflere diyalog çağrısını yinelerken, Türkiye’nin muhaliflere ‘diyaloga katılmama’ baskısı yaptığını öne sürdü.

Tahran’da, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’yle ortak basın toplantısı yapan Muallim, Suriye’deki krizi yönetmeye çalıştıklarını ancak Katar’ın Libya’da olduğu gibi Suriye’ye müdahale için baskı yaptığını, Türkiye’nin ise muhaliflere diyalog görüşmelerine katılmamaları için baskı yaptığını iddia etti. Suriyeli Bakan, “Biz başta ABD olmak üzere her kanaldan gelecek samimi görüşmelere açığız. ABD bu kanı durdurabilir dedi.

Salihi ise ABD’nin muhaliflere 60 milyon dolarlık yardımını ‘ikiyüzlülük’ olarak niteleyip “Halkı öldürmeyi sürdürenlere para yardımı yaparak kimi kandırdıklarını sanıyorlar?’ dedi

Kaynak: Radikal – 03.03.2013

Washington’la İran nükleer flörtte

İran ile BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya’nın oluşturduğu 5+1 grubu arasındaki nükleer görüşmeler, umut vaatleriyle sona erdi.

Yeni ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’den de olumlu mesajlar geldi. Kerry, İran ile 5+1 arasındaki görüşmelerin yararlı olduğunu ve Tahran’ın ciddi biçimde angaje olmasının uzun vadeli, geniş çaplı anlaşmaya götürebileceğini söyledi.

Washington’un Tahran ile doğrudan görüşmeye hazır olduğunu tekrarlayan Kerry, “İran ne yapması gerektiğini biliyor. ABD Başkam, İran’ın nükleer suali sahibi olmaması politikasını hayata geçirme kararlılığını net biçimde dile getirmişti” diye ekledi.

İranlı baş nükleer müzakereci Said Celili de, “Tutumlarını gerçekten değiştiriyorlarsa, karşılıklı işbirliğine yönelik bir stratejiyle yaklaşıyorlarsa, dönüm noktası olabilir” dedi.

Rus Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov, 5+1′in, İran’ın nükleer programını frenlemesi, yüzde 20′Iik uranyum zenginleştirmeyi durdurması ve Fordu tesisindeki yakıt zenginleştirmeyi azaltması karşılığı, yaptırımların hafifletilmesi teklifinde bulunduğunu söyledi. Uzmanlar 17-18 Mart’ta İstanbul’da biraraya gelecek, temsilciler 5 Nisan’da tekrar Kazakistan’da toplanacak.

Kaynak: Birgün Gazetesi – 28.02.2013

‘Obama haziranda İran’ı vuracak’ iddiası

İsrail basınına göre ABD Başkanı Obama, gelecek ayki Tel Aviv ziyaretinde İran’ın nükleer tesislerini vurmayı görüşecek. Operasyonun haziran ayında olacağı iddia edildi

ABD Başkanı Barack Obama’nın haziranda İsrail ile beraber İran’ın nükleer tesislerine saldın düzenleyeceği iddia edildi. İsrail merkezli Channel 10 Haber’e göre 20 Mart’ta İsrail’i ziyaret edecek olan Obama, İran’a karşı ortak operasyonun detaylarını görüşecek. İran başkanlık seçimleri de haziranda yapılacağı için oylama öncesi bölgede gerilimin artması bekleniyor.

Öte yandan Kazakistan’ın başkenti Almatı’da Birleşmiş Milletler daimi üyeleri ve Almanya’nın temsilcileri (P5+1) ve İran arasında dün gerçekleşen nükleer müzakerelerden olumlu mesajlar çıktı.
İran Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Sait Celili, son derece umutlu olduğunu söylerken AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise İran’ın önerilerini dikkate aldığını söyledi. İki taraftan teknik heyetlerin 18-19 Mart’ta İstanbul’da, 5-6 Nisanda da temsilcilerin yine Almatı’da toplanacağı bildirildi.

Kaynak: Sabah Gazetesi – 28.02.2013

Iraklı bakandan tehdit içerikli açıklama

Irak Ulaştırma Bakanı Hadi el Emiri, Suriye’deki mezhep çatışmasından ülkesinin zarar göreceğini belirterek Türkiye ile Katar”ın, Suriyeli isyancılara verdiği desteğin, Irak’a savaş ilanıyla aynı şey olduğunu söyledi.

Daha önce eski silahlı Bedr örgütünün liderliğini de yapan el Emiri, Reuters’e verdiği mülakatta Sünni Türkiye ve Katar’ın Suriye’deki çatışmanın barışçı şekilde çözümüne yönelik bütün çabaları engellediğini kaydetti. El Emiri Ankara ve Doha’yı, El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi dahil Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esad karşıtı cihatçı grupları silahlandırmakla suçladı. Ulaştırma Bakanı, “Türkiye ve Katar’m Suriye’deki El Kaide’ye para ve silah vermesi, Irak’a karşı silahlı girişimdir. Bu silahlar Irak’ın göğsüne dayanacaktır” dedi.

ABD işgalinin ardından şiddetli mezhep çatışmalarına sahne olan Irak’ta mezhepsel gerilini son dönemde yeniden tırmanışa geçti. On binlerce Sünni Iraklı Nuri el Maliki’nin Şii ağırlıklı hükümetini protesto ediyor. Anbar vilayetinde El Kaide bağlantılı militanların yeniden toplanmaya başladığı belirtiliyor. Bazıları da Esad’a karşı savaşmak için Suriye’ye geçiyor. Bedr hareketi, 2004″te silah bırakmıştı. Bakan El Emir, yeni kurulan Şii milis örgütleri dahil, bu tarz oluşumlara karşı olduğunu dile getirdi.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi – 28.02.2013

İran uzmanı emekli MİT’çi ölü bulundu

Ankara’da yaşayan İran uzmanı emekli MİT’çi Recep Albayrak, Kütahya’da Demirciköy beldesi mezarlığında çalışan görevliler tarafından başından vurulmuş halde bulundu

‘Rahatsızlığı yoktu’ 

Yakınları yazdığı “Türklerin İran’ı” isimli kitaptan dolayı öldürülmüş olabileceğini öne sürdü. MİT “Psikolojik rahatsızlığı yoktu” açıklaması yaptı.

Kütahya’da bir mezarlıkta ölü bulunan Recep Albayrak’ın (62) İran uzmanı emekli MİT Bölge Müdürü olduğu ortaya çıktı. Şok olay önceki gün Simav’ın Demirciköy beldesinde yaşandı. Demirciköy beldesi mezarlığında çalışan görevliler, sabah 08:00′de bir mezarın başucunda kanlar İçinde yatan bir erkek cesediyle karşılaştı. Mezarlığa gelen jandarma ekipleri, yaptıkları incelemede şahsın tabanca ile başından vurulduğunu tespit etti.

Soruşturma başlatıldı 

Sabah saatlerinde öldüğü belirlenen kişinin Recep Albayrak olduğu belirlendi. Albayrak’ın öldüğü yerin aile kabristanlığı olduğu öğrenildi. Evli ve iki çocuk babası olan Albayrak’ın kesin ölüm nedeni otopsinin ardından netleşecek. Savcılık da olayla ilgili soruşturma başlattı.

Ankara’da yaşadığı öğrenilen Albayrak’ın Kütahya’da ölü bulunması kafaları karıştırdı. İran, Afganistan ve Özbekistan gibi kritik yerlerde görev yapan ve Türkiye’de Ortadoğu’yu en iyi bilen isimlerden biri olarak gösterilen Albayrak’ın eşi Hülya Albayrak, kocasının son bir aydır sürekli konferanslara gittiğini belirterek, şunları söyledi:

Eşi: intihar etmez’ 

“Önceki günün akşamı da ‘konferansa gidiyorum’ diyerek çıktı. Kütahya da saat 21:OO’den sonra otobüs bulunmuyor. Arabası da yok. Simav’a gitmesi mümkün değil. Kesinlikle intihar etmiş olamaz’
Ankara’dan Kütahya’ya yolcu taşıyan tek firma olan Kütahya Seyahat ten yapılan açıklamada da en erken sabah 08.00′de kalkan otobüste Recep Albayrak isimli bir yolcunun bulunmadı belirtildi.

MİT: Hiçbir rahatsızlığı yoktu 

MİT görevlisi olarak Iranda görev yapan ve Farsça bilen Albayrak’ın, 15 Martta Türklerin İran’ı’ isimli kitabı yayımlanacaktı. Yakınları, ölümünün arkasında bu kitabın olabileceğini öne sürdü. MiT açıklamasında da Albayrak’ın MiT İskenderun Bölge Başkanlığı yaptıktan sonra 2002′de emekli olduğu belirtildi. Albayrak’ın hiçbir psikolojik rahatsızlığının olmadığını ifade edildi.

Birçok kitabı vardı 

Albayrak’ın, Ethem Beyin Sürgün Yılları ve Simav Olayları (1919-1948), Simav Türkleri Osmanlı Döneminde Simav, Afganistan Türkleri, Azeri Türkçesi Dil Kılavuzu. Güney Azeri Sahası Derleme Deneme Sözlüğü, Toponim Teknikleri ve Kafkasya-Borçalı Yer Adları gibi kitapları bulunuyor.

‘İran gizlice plütonyum üretiyor’

Britanya’nın saygın gazetelerinden TheTelegraph, uranyum zenginleştirme faaliyetleri sekteye uğrayan İran’ın “nükleer silah elde etmek için B planını devreye soktuğunu” iddia etti.

Gazete, İran’ın 18 aydır uluslararası denetçilere kapalı tuttuğu Arak nükleer santralında “plütonyum” üretme çalışmalarına başladığını öne sürdü. Plütonyum ise zenginleştirilmiş uranyuma alternatif olma özelliği taşımasıyla bilmiyor.

Uranyum yerine kullanılacak 

Gazete, santralda plütonyum işlenmesi için gerekli olan ağır su üretiminin gerçekleştirildiğim yazdı. Buna kanıt olarak da çekilen bir uydu fotoğrafını yayınladı. Fotoğrafta nükleer santralın üzerinden yoğun miktarda su buharı yükseldiği görülüyor. Gazeteye konuşan uzmanlara göre, Arak Nükleer Santralı’nda yer alan ağır su kompleksi, atom bombası yapımı için yeterli plütonyum miktarını bulunduruyor. Nükleer silahları olduğunu açıklayan Hindistan ve Kuzey Kore gibi ülkeler de plütonyum üzerinde çalışmalar yapmıştı. Plütonyum nükleer silah üretiminde zenginleştirilmiş uranyuma alternatif oluşturuyor. Ancak işlenerek nükleer silaha dönüştürülmesi zenginleştirilmiş uranyuma oranla daha zor.

Kaynak: Taraf Gazetesi – 28.02.2013

Esed güçleri tarihi camiyi içki deposuna çevirmiş

Suriye’nin Halep kentinde bulunan tarihi Emevi Cami içerisindeki odalarda mevzilenen Esed güçlerinin kullandığı içki şişeleri ve duvarlara yazdıkları çeşitli sloganlar ile bölge halkından çalınan büyük miktardaki altınların camide bulunduğuna ilişkin görüntüler yayınladı.

Suriye’nin Halep kentinde bulunan ve Hz. Yahya’nın babası Hz. Zekeriya peygamberin de türbesinin yer aldığı tarihi Emevi Camisi’ni üç taraftan kuşatarak kontrol altına aldıklarını açıklayan Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Tevhid Sancağı Tugayı, internet sayfasında, daha önce bölge halkından çalınan büyük miktardaki altınların camide bulunduğuna ilişkin görüntüler yayınladı.

Yayınlanan görüntüler arasında, cami içerisindeki odalarda mevzilenen Esed güçlerinin kullandığı içki şişeleri ve duvarlara yazdıkları çeşitli sloganlar dikkati çekti. Bu arada rejime bağlı ordu birliklerinin muhaliflerin yoğun olduğu kentlere ağır silahlarla saldırması sonucu çoğu sivil 74 kişi hayatını kaybetti. Suriye Genel Devrim Konseyi de bir savaş uçağının, Humus’un Zafaran köyüne “varil bombası” atması sonucu çok sayıda kişinin yaralandığını aktardı.

Kaynak: Yeni Akit Gazetesi – 28.02.2013

Ahmedinejad, Hamaney’e karşı laik darbe hazırlığında

İran lideri Ahmedinejad’ın, halefi İsfendiyar Rahim Meşai’nin cumhurbaşkanı seçilmesi halinde mollaların iktidar üzerindeki siyasi etkisini bitirmek için anayasada değişikliğe gitmeyi planladığı öne sürüldü

İran’da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’la ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney arasında 2 yıldır süren iktidar mücadelesi yeni bir boyut kazanıyor. Ahmedinejad’ın, 14 Haziran’da gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yerine getirmeyi planladığı kurmaylarından İsfendiyar Rahim Meşai’yle birlikte, dini liderlerin siyasetteki etkisini sona erdirmek için “laik bir darbe” hazırlığında olduğu iddia edildi.

İranlı kaynaklar Ahmedinejad ile Meşai’nin son günlerde Tahran’da müttefikleriyle bir dizi toplantı gerçekleştirdiğini ve bu toplantılarda mollaların siyasi gücünü ortadan kaldırmanın yollarını tartıştıklarını söyledi.

Servetini harcayacak 

Ahmedinejad’ın Meşai’nin yerine geçmesi konusunda son derece kararlı olduğu ve gerekirse kişisel servetini bu yolda harcamaktan çekinmeyeceği söyleniyor. Meşai’nin seçilmesinin ardından “gölge başkanlığa” soyunacağı söylenen Ahmedinejad’ın, Mesai aracılığıyla 4 yıllık görev süresi boyunca gerekli anayasal değişiklikleri yaparak Hamaney ve önde gelen dini liderlerin siyasete karışmasını engellemeyi amaçladığı belirtiliyor.

Şimdi, 2009′daki olaylı başkanlık seçimlerinden bu yana Ahmedinejad’la arası açılan Hamaney’in nasıl bir adım atacağı merak ediliyor.

Kaynak: Habertürk Gazetesi – 28.02.2013

İran’ın Kurtlar Vadisi rahatsızlığı

Necati Şaşmaz’ın ‘Polat Alemdar’ı oynadığı ‘Kurtlar Vadisi’ 3 yıl önce İsrail’i kızdırmış, kriz çıkmıştı. Şimdi de İran, ‘Kurtlar Vadisi’ dizisindeki bazı bölümlerindeki rahatsızlığını RTÜK’e (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na şikayet etti.

İran Devlet Televizyonu Uluslararası Merkezi Başkanı Seyit Muhammed Hüseyni, RTÜK’e gönderdiği mektupta şu ifadelerde yer verdi: “Dizide, İran’ın İstanbul Başkonsolosu (Mahmud Haydar!) kötü imajla yansıtılmaktadır. Gerçek dışı sahneler, İran halkının Türkiye’ye bakış açısının değişmesine sebebiyet verecektir. ” RTÜK önceki gün de ‘Kurtlar Vadisi’ne işkence sahneleri yüzünden 276 bin TL ceza kesmişti.

Kaynak: Posta Gazetesi – 27 Şubat 2013

İran’ın bir photoshop yalanı daha çıktı

İran’ın, kendi yaptığı jetlerle ilgili ortaya konan “Maket” iddialarını çürütmek için yayınladığı fotoğraflar photoshop’lu olduğu çıktı.

İran, geçtiğimiz günlerde tanıttığı “Yüksek teknoloji savaş jeti”nin maket olduğu iddiaları karşısında, jetin karlı dağlar üzerinde uçarken görüldüğü fotoğraflarını yayımladı. Ancak bu fotoğrafın da photoshop’lu olduğu ortaya çıktı.

İslam Devrimi’nin 34. yıldönümü adına üretilen Kahhir (Fatih) 313 adlı jeti sergilenirken ve karlı dağlar üzerinde uçarken gösteren fotoğraflardaki uçakların üzerindeki ışığın yansıması ve açısı tıpatıp benzer olduğu için aynı görüntünün kullanıldığı öne sürüldü.

İranlı bloggerların ortaya attığı bu iddia, karlı dağların çıplak görüntüsünün internetteki imaj bankalarında bulunması üzerine güçlendi. “Yüksek teknoloji eseri, radara takılmadan alçaktan uçabildiği ve kısa hava sahasına iniş yapabildiği” söylenen, İran yapımı jetlerin fotoğraflarını inceleyen bazı uzmanlar uçakların havalanmasının bile imkansız olduğunu iddia etmişti.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad tarafından tanıtımı yapılan uçakların yapısının plastik olduğu, o yüzden görülen jetlerin bir replika ya da model olduğu öne sürülmüştü..

Kaynak: Milliyet – 16.02.0013

Davutoğlu: İran ile anlaşamıyoruz

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “İran Dışişleri Bakanı ile Suriye konusunu konuştum ama anlaşamıyoruz. Anlaşamıyoruz diye diyalogu kopartmamak, kanalları açık tutmak lazım” dedi.

İran devlet televizyonu, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin önceki gün Mısırlı ve Türk mevkidaşlarına telefon ederek Suriye meselesini görüştüğünü bildirdi.Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise dün TBMM’de Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı’nın ikinci gününde yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“İran Dışişleri Bakanı ile Suriye konusunu konuştum ama anlaşamıyoruz. Anlaşamıyoruz diye diyalogu kopartmamak, kanalları açık tutmak lazım. Suriye’de insani sorumluluğu alırız ama siyasi vebal, BM Güvenlik Konseyi’ndedir. Halk kimi seçerse Türkiye’nin dostudur. Avrupa’nın da aynı netlikte konuşması lazım. ‘Şu grup gelirse tehlikeli olur’ derseniz bizdeki 28 Şubat, 27 Mayıs’ın önünü açarsınız. ‘Harran’da Üniversite vardı da okumadık mı?’ lafımız gibi, Suriye halkının muhalefet yapma imkanı vardı da yapmadılar mı? Muhasebe yapma vakti geldi. Siyasi diyalogsa hemen şimdi, ama eli kana bulaşmamış olanlarla. Suriye’de krizin dondurulması en büyük tehlikedir. Yeni bir Karabağ olmamalı” dedi.

Kaynak: Hürriyet Gazetesi – 16.02.2013

Sabret Bağdat

Yüzbinlerce Iraklı, Başbakan Maliki’nin görevi bırakması için alanlara çıktı. Maliki’den kurtulmak için ‘Sabret Bağdat’ Cuması adı altında gösteriler düzenlendi

Irak’ın batısındaki Ramadi kentinde “Sabret Bağdat” Cuması adı altında maliki hükümetini protesto eden gösteriler düzenlendi. Irak Başbakanı Nuri maliki hükümetini protesto eden gösterilerin 55 gün önce başladığı Ramadi kentinde bugün “Sabret Bağdat” Cuması adı altında düzenlenen gösteriye yüz binden fazla kişi katıldı.

Bağdat’ı Ürdün ve Suriye’ye bağlayan otoban üzerindeki İzzet ve Onur Meydanı’nda toplanan kalabalık, Cuma namazı laldı. Cuma hutbesini okuyan Şeyh Sa’d Feyyad, şu ana kadar yapılan ve özellikle dünkü Cuma gösterisinin barışçı olduğunu vurguladı.

Öte yandan Mısır’da da halk sokaklarda idi. Mısır muhalefeti “Şah mat” adı altında Kubbe Parkları semtindeki cumhurbaşkanlığına ait Kubbe Sarayı cuma gösterisi düzenledi. Muhalif Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) ise güvenlik güçleriyle muhtemel çatışmalardan kaçınmak için “Şah mat” gösterilerine katılmayacağını açıkladı.

Kaynak: Star Gazetesi – 16.02.2013

15 Şubat 2013 Cuma

Maliki ve hükümet karşıtı gösteriler devam ediyor

Irak'ın birçok şehrinde maliki hükümeti karşıtı gösteriler devam ediyor. Bağdat'ın 160 kilometre kuzeyinde bulunan Samarra kentinde 2 aydan beri devam eden maliki hükümeti karşıtı gösteriler geceleri de sürüyor.

Samarra'nın merkezindeki Hak Meydanı'nda yapılan ve geceleri de süren eyleme binlerce kişi katılıyor. Akşam namazının ardından başlayan programlarda din adanılan, politikacılar ve alanlarında uzman kişiler, eylemcileri bilinçlendirmeye çalışıyor.

AA muhabirine konuşan Samarra'daki gösterinin koordinatörlerinden Dr. Muhammed Taha Hamdun, zorlu kış şartlarına rağmen gösterilerin ikinci ayını doldurmak üzere olduğunu, halkın taleplerinin yerine getirilmeden eylemlerin son bulmayacağını söyledi.

Hamdun, Hak Meydanı'nda eylem ve gösterilerin yanı sıra çeşitli sosyal faaliyetlerin de yapıldığına dikkati çekerek şöyle konuştu:

"Burada düğünler ve kutlamalar yapılıyor, sosyal etkinlikler, insanları geliştirme kursları, şiir geceleri, zikir gibi çeşitli faaliyetler düzenleniyor. Bizlerin ve hükümetin bu insanların taleplerini yerine getirmesi gerekir. Halk direniyor. "

Hak Meydanı'nda geceleri toplanan binlerce insana, aşiretlerin kurduğu çadırlarda her tür hizmetin sunulması dikkati çekiyor.

Kaynak: Ortadoğu Gazetesi – 15.02.2013

İran'da suikast şoku


İran Devrim Muhafızlarından üst düzey bir yetkilinin Suriye'den Lübnan'a giderken suikasta uğradığı bildirildi. 

İran'ın Lübnan'daki İmar Heyeti Başkanı Hüsam Hoş Nevis, Sam-Beyrut yolunda uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Hasan Saten olarak da bilinen General, Lübnan'daki yeniden yapılanma projelerini yönetiyordu. 

Devrim Muhafızları Sözcüsü Tuğgeneral Ramazan şeriif, suikastın İsrail tarafından finanse edilen kişilerce gerçekleştirildiğini kaydetti. 

Nevis'in cenaze namazına ülkenin önde gelen politikacıları ve din adamları katıldı, şateri'nin bugün Tahran'ın güneyindeki Semnan'da toprağa verilmesi bekleniyor. 1980'deki İran-Irak savaşına katılan Nevis, Lübnan'daki görevinden önce Afganistan'da bulunuyordu.

Akşam Gazetesi – 15.02.2013